Kargem Perakende, Mağazacılık Eğitim Danışmanlık

PERAKENDECİLERİ 2022’DE NELER BEKLİYOR?


PERAKENDECİLERİ 2022’DE NELER BEKLİYOR?

Türkiye’de perakende sektörünü neler bekliyor diye düşünmeden önce dünyaya göz atmalıyız. Eğilimler de rakamlar da dijital dönüşümün tüm resmi etkilediğini gösteriyor.

Örnekler üzerinden göz gezdirelim.

–       2025’te küresel nüfusun yüzde 63’ünün çevrim içi alışveriş yapmaya başlayacağı ön görülüyor. Tek bir fiziksel mağazası olmayan Amazon’un WalMart’ı çoktan geride bıraktığı düşünülürse bu çok da sürpriz bir tahmin değil.

–       Çevrimizi alışveriş fiziksel mağazayı ortadan kaldırıyor diye maliyetsiz sanmayın. Pazarlama iletişim maliyetleri dudak uçuklatacak cinsten. Dijital reklamlarda rekabet çok kanlı ve iddialı. Ayrıca nakliye ve iade maliyetleri de azımsanacak gibi değil.

–       Organizasyonel çeviklik geleceğin iş yapma biçimi halini aldı ve bize göre bu değişmeyecek. Pandemi çevikliğin önemini net olarak ortaya koydu. Perakendeciler, hızlı değişen koşullara uyum sağlamak için organizasyonel çevikliğe ve teknolojik olgunluğa mutlaka sahip olmalılar.

–       Tüketici istiyor perakendeci veriyor ve bunu ister istemez yapıyor. Aynı gün içinde teslimat trendi yayılıyor. Tüketiciler acil hizmet istiyor ve standart bir hizmet olarak aynı gün teslimatı bekliyorlar. Çoğu da ürününü aynı gün almak için küçük bir ücret ödemeye istekli.

–       Tedarik zincirlerinin kısalması mutlak bir gereklilik. Sürdürülebilir bir gelecek için karbon ayak izinin mutlaka küçültülmesi ve hatta negatife dönüşmesi çok önemli. Bir süre sonra karbon nötr ve karbon negatif kurum olmak yasal zorunluluk haline gelebilir.

–       Yeni ve genç tüketicimiz yaptığı alışverişin sosyal faydasını da bilmek istiyor. Bu da hem tedarik zincirini hem de perakendecileri zorlayan bir başka etken.

–       İadenin kolaylaşması gerekiyor ve tüketici artık kolay iade edebileceği sistemleri tercih ediyor. İade etmek için kargoya gitmek bile istemiyor, nitekim son Hepsiburada kampanyası, kapıda iade opsiyonunu getirerek bu talebin duyulduğunu gösteriyor.

Bunlar küresel genel eğilimler, Türkiye’de neler bekliyoruz peki?

–       Yukarıda saydığımız tüm değişimleri Türkiye pazarında da yaşıyor ve benzer eğilimleri gözlemliyoruz.

–       Trendyol’un 16,5 milyar dolarlık bir değerlemeye ulaşması, bu rakamla Türkiye’nin ilk decacorn’u olması hem gurur verici hem de gelecekle ilgili fikir vermesi açısından önemli.

–       Pandemi gösterdi ki insanlar iyiyse işler de iyi. Çalışanların iyilik halini düşünme eğilimi arttı ve belki de ilk kez tüm şirketler gerçek kaynağın insan olduğuna ikna oldu. Çalışana yönelik her yatırım kendini kısa sürede ödüyor.

–       Türkiye’de geleneksel perakendecilik her zamanki gibi yüksek düzeyde fakat geleneksel perakendeciler de dijital dönüşüm riskinin farkındalar. Gaziantep’de sevdiğiniz baklavacıdan online alışveriş yapabiliyor olmanız bunun kanıtı.

Bu liste uzar. Fakat aslolan şu. Yaptığımız ticarete değer katmak zorundayız. Çünkü anlam ve değer katmanın yükseliş dönemini yaşıyoruz. Kur artışı Türkiye’yi dünyadan koparan bir ivme kazandığı için sürprizler yaşanabilir ama bizim kadar kriz şerbetli bir ülkede “normalin tanımı” da her an değişebilir. Çare; değer katmakta, üretmekte, israfı önlemek için çok ciddi önlemler almakta.

 




Referanslarımızdan Bazıları

ifa-market
kahkacizade
perder-karadeniz
dogus
hayat-kimya
tadında-anadolu